Evinin bir odasını labaratuvar haline getirdi, araştırmalarına ara vermedi

Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden 2009 yılında emekli olan, ve kekik konusunda enternasyonal düzeyde 50 civarında yayını bulunan, 83 yaşındaki Prof.Dr. Oktay Yeğen, 45 yıldır kekik bitkisi üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. “Fitopatoloji”, “Yabancıotlar ve Mücadelesi”, “Bitki Fungal Hastalıkları” ve “Bahçe Bitkileri Hastalıkları” isimli kitapları ve yurtiçinde ve yurtdışında bilimsel dergilerde yayınlanmış kırktan fazla makale ve tebliği bulunan […]

Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden 2009 yılında emekli olan, ve kekik konusunda enternasyonal düzeyde 50 civarında yayını bulunan, 83 yaşındaki Prof.Dr. Oktay Yeğen, 45 yıldır kekik bitkisi üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.

“Fitopatoloji”, “Yabancıotlar ve Mücadelesi”, “Bitki Fungal Hastalıkları” ve “Bahçe Bitkileri Hastalıkları” isimli kitapları ve yurtiçinde ve yurtdışında bilimsel dergilerde yayınlanmış kırktan fazla makale ve tebliği bulunan Yeğen, 1984 yılında Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Fitopatoloji Anabilim Dalı’na Profesör olarak atandı, 1985-1996 yılları arasında kesintisiz 11 yılı aşkın bir süre Akdeniz Üniversitesi’nde Rektör Yardımcılığı görevini üstlendi. Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölüm Başkanlığı ve Fitopatoloji Anabilim Dalı Başkanlığı görevini sürdürdükten sonra 2009 yılında emekli olan Prof. Dr. Oktay Yeğen, emekli olmasına rağmen Antalya’nın Kepez İlçesi Masa Dağı’ndaki dairesinin bir odasını laboratuvara çevirdi. İlerlemiş yaşına rağmen 45 yıldır kekik bitkisi üzerinde çalışmalarını sürdürerek insanlığa hizmet etmenin mutluluğunu yaşıyor.

“Çocukken hastalandığımızda büyüklerimiz bizi tabi maddelerle iyileştirirdi”

Çocukluk yıllarında hasta olduklarında büyüklerinin kendilerini tabi maddelerle iyileştirdiğini dikkat çeken Yeğen, “Aksekili olmam nedeniyle ortaokula kadar Akseki’de okudum. O zamanlar insan hastalıklarıyla nasıl mücadele edildiğini gördüm. O dönemlerde Akseki’de ne doktor, nede hastane vardı. Hasta olduğumuz zaman büyüklerimiz bizi tabi maddelerle bizi iyileştirirlerdi. Bunlardan esinlenerek ben ziraat fakültesi okumaya karar verdim ve tabii maddelerin, özellikle Akseki’de yetişen kekiklerin nasıl etkili olduğunu gördüm ve doktora yaparken kekik yağını Almanya’ya götürdüm. O zamanlar Almanlar tabii maddeleri bilmiyorlardı. Sentetikler kullanıyorlardı. Bende onun üzerine çalışmak mecburiyetinde kaldım. Fakat ben kekik üzerinde çalışmalarıma devam ettim. Almanya’da Laboratuvarda çalışırken kekik yağının kapağını açık bıraktım. Daha sonra kekik yağı buharlaştı ve kokusunun bile ne kadar etkili olduğunu gördüler. Daha sonra Almanlarla birlikte bütün Akdeniz Bölgesini ve özellikle Akseki’yi Alman araştırıcı Dr. Berger ile birlikte Akseki’de yetişen kekiklerin ne kadar etkili olduğunu saptadık” dedi.

“Dünya üzerinde 50’ye yakın bitkiye kekik diyoruz”

Dünya üzerinde elliye yakın bitkiye kekik bitkisi denildiğini dikkat çeken Yeğen, “Ama hepsinin değerleri ayrıdır. Fakat Akseki’de yetişen kekik çok önemlidir. Onun için kekik bitkileri yönünden Akseki anavatanıdır. Akseki’de yetişen kekik ile elde edilen yağlardan ise “zirai mücadele preparatları, biyolojik zirai gübre preparatları, silaj katkı maddesi, aflatoksin’e karşı ürünleri kurutma katkı maddesi, ev hayvanları parazitlerine karşı preparatlar, kenelere karşı preparatlar, at parazitlerine karşı preparatlar, sivrisinek mücadelesi preparatlar, arı zararlı ve hastalıklarına karşı preparatlar” ın yapımında Akseki kekiği çok önemlidir. Fakat, son günlerde corona pandemisine etkisi nedeniyle kekikyağı talebi artmıştır. Bu nedenle, kekikyağına her tür yağ karıştırılır olmuş. Bu da Akseki kekik yağının değerini negatif yönde etkilemiştir” dedi.

Exit mobile version